Genel /

60f9597d4e3fe107ac7b7226.jpg
TÜİK haziran ayı dış ticaret verilerini açıkladı. Buna göre haziran ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 46.9 artarak 19 milyar 775 milyon dolar, ithalat yüzde 38.7 artarak 22 milyar 628 milyon dolara çıktı.

Geçen yılın haziran ayında 2 milyar 358 milyon dolar olan dış ticaret açığı 2 milyar 353 milyon dolara geriledi.

 

 

İhracat 2021 yılı Ocak-Haziran döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 29.8’lik artışla 104 milyar 945 milyon dolara, ithalat ise yüzde 27.4’lük yükselişle 126 milyar 111 milyon dolar oldu.

6 aylık dış ticaret açığı yüzde 11.4’lük düşüşle 21 milyar 166 milyon dolara geriledi.

Enerji ürünleri ve parasal olmayan altın hariç dış ticaret fazlası haziran ayında 270 milyon dolar olarak gerçekleşti.

Haziranda ihracatta imalat sanayinin payı yüzde 94.8, tarım, ormancılık ve balıkçılık sektörünün payı yüzde 3, madencilik ve taşocakçılığı sektörünün payı yüzde 1.6 oldu.


indir.png

Ticaret Bakanlığı tarafından üçer aylık dönemler halinde uygulanarak Resmi İstatistik Programı (RİP) kapsamında yayımlanan Dış Ticaret Beklenti Anketi (DTBA), dış ticaretimize yön veren firmaların yakın geçmişe ve mevcut duruma ilişkin değerlendirmeleri ile gelecek döneme yönelik beklentilerini yansıtmakta olup, bu hususta gösterge niteliğinde olan endeksler üretilmesini sağlamaktadır. Endeksin 100’den büyük olması beklentilerin artış yönünde olduğunu, 100’den küçük olması beklentilerin azalış yönünde olduğunu, 100 olması ise değişim beklenmediğini göstermektedir.
2021 yılı 3. çeyrek İhracat Beklenti Endeksi 127,6 olarak gerçekleşmiştir. 1 – 17 Haziran 2021 tarihleri arasında uygulanan Dış Ticaret Beklenti Anketi sonuçlarına göre, İhracat Beklenti Endeksine dâhil edilen soruların yayılma endeksleri incelendiğinde, gelecek 3 aya ilişkin ihracat beklentisi, ihracat sipariş beklentisi ve şu anda kayıtlı ihracat sipariş düzeyine ilişkin değerlendirmeler endeksi azalış yönünde etkilerken; son 3 aydaki ihracat sipariş düzeyine yönelik değerlendirmeler endeksi artış yönünde etkilemiştir.
2021 yılı 3. çeyrek İthalat Beklenti Endeksi 114,5 olarak gerçekleşmiştir. İthalat Beklenti Endeksine dâhil edilen sorulardan ithalat beklentisi (gelecek 3 ay), şu anda kayıtlı ithalat sipariş düzeyi ve son 3 aya ilişkin ithalat sipariş düzeyi sorularına yönelik değerlendirmeler endeksi artış yönünde etkilerken, ithalat birim fiyatı beklentisine (gelecek 3 ay) yönelik değerlendirmeler endeksi azalış yönünde etkilemiştir.

Dış Ticaret Beklenti Anketi 2021 3. çeyrek beklentileri
Kaynak: Ticaret Bakanlığı


60f9597d4e3fe107ac7b7226.jpg

Türkiye’nin mobilya ihracatı yılın ilk yarısında 2020’nin aynı dönemine göre yüzde 35 artarak 2 milyar doları aştı.

İstanbul Mobilya, Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği’nin verilerine göre, Türkiye’nin en yüksek oranda cari fazla veren sektörler arasında yer alan ve ihracatını her geçen yıl yükselten mobilya, kağıt ve orman ürünleri sektörü, ekonomiye katkısını artırarak sürdürüyor. Yılın ilk yarısında sektörün ihracatı 2020’nin aynı dönemine göre yüzde 29 artarak 3,2 milyar dolara ulaştı. Yüzde 35 yükseliş gösteren mobilya ihracatı ise 2 milyar doları aşarak rekor kırdı. Haziranda mobilya, kağıt ve orman ürünleri sektörü 614 milyon dolar, mobilya ise 387 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdi. En çok mobilya ihracatı yapılan ülkeler Irak, Almanya, ABD, İsrail ve Fransa olarak sıralandı. En çok ihraç edilen ürünler arasında çocuk karyolaları ve beşikler, çocuk odası mobilyaları, yemek odası ve oturma odası yer aldı. “BÜYÜME UZUN YILLAR DEVAM EDECEK” İstanbul Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Başkanı Ahmet Güleç, AA muhabirine verilere ilişkin yaptığı değerlendirmede, sektörün istikrarlı büyümesinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Büyümenin daha uzun yıllar devam edebileceğini, sektörün uluslararası piyasalarda fırsatlar barındırdığını vurgulayan Güleç, “Ülkemizde ve tüm dünyada hızla devam eden aşılama çalışmaları sayesinde tüm piyasalarda toparlanma olacağını düşünüyoruz ve sektör olarak biz de yeni duruma hazırlık yapıyoruz. Öngörülerimiz, salgının olumsuz etkilerinin eylül ayı itibarıyla zayıflayacağı yönünde.” diye konuştu. Güleç, Türk mobilyasının tasarım, kalite ve değerinde fiyatlama özellikleri ile tercih edildiğini kaydederek, şu açıklamalarda bulundu: “Türk mobilyası uluslararası piyasada sekizinci sırada. Beşinci sıraya yükseltmek istiyoruz ve bunu çok rahat gerçekleştirebileceğimize inanıyoruz. Tanıtım ve markalaşma desteğine ihtiyacımız var. Geçtiğimiz aylarda yaptığımız değerlendirmelerde mobilya ihracatının bu yıl 4 milyar dolara ulaşacağı öngörümüzü paylaşmıştık. Geçen bilgiler bizi doğruluyor. Mobilya üretiminde temel ham madde olan MDF ihracatı konusunda da bakanlığımız çözüm geliştirdi. Bu da elimizi güçlendirdi ancak başka etkenler devam ediyor.” Güleç, son dönemde sünger, kumaş, elektrik, MDF, sunta gibi ham madde ve girdi fiyatlarında artış yaşandığını, bunun satış rakamlarına yansıyabileceğini sözlerine ekledi. http://www.hurriyet.com.tr

20210709152118-e5ybufzvoam7dm4.jpg

Bakan Muş, İstanbul Ticaret Odası (İTO) Meclisi’nin temmuz ayı toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye’de ticaret, finans, turizm ve yatırımın kalbinin İstanbul’da attığını ve 2020 yılında İstanbul’un yüzde 49 pay ile 83 milyar dolar değerinde ihracat, yüzde 58 pay ile 127 milyar dolar değerinde ithalat yaptığını dile getirdi.

2020 yılında küresel ekonomide yüzde 3,3’lük tarihsel bir daralma yaşanırken, dünya mal ticaretinde ise yüzde 5,3’lük küçülme görüldüğünü aktaran Muş, salgının etkilerinin ağır yaşandığı bu zor yılın ardından, dünyada uygulanan genişletici para ve maliye politikalarının da etkisiyle 2020 yılının ikinci yarısından itibaren güçlü bir toparlanma görülmeye başlandığını söyledi.

Aşılamanın hızlanması ve 2021 yılına ilişkin öncü göstergelerle küresel ekonomide toparlanmanın devam ettiğini belirten Muş, “Küresel ekonomiye güçlü bir şekilde entegre olan ülkemizde, ihraç pazarlarımızdaki toparlanmanın katkısıyla büyümesini ivmelendirmeye devam etmektedir. Ülkemiz 2020 yılında pandemiye rağmen yüzde 1,8 oranında bir büyüme gerçekleştirmiştir.

2021 yılı ilk çeyreğinde ise net ihracat ve yatırımların katkısı ile yüzde 7 oranında büyüyerek, G-20 içinde Çin’den sonra en hızlı büyüme performansını sergiledik. İşte bu uyum sayesinde ülkemiz, salgının sosyal ve ekonomik hayat üzerindeki etkilerini hızla üzerinden atmaktadır. İlk çeyrekte ortaya koyduğumuz güçlü büyüme performansının ardından, ikinci çeyrekte de yüzde 20’ye yakın bir büyümeye ulaşacağımızı öngörüyoruz.” ifadelerini kullandı.

İhracatta da ilk altı ayda, geçen yıla göre yüzde 40’lık bir artış gerçekleştiğini anımsatan Muş, “İhracatımız, son 12 aylık dönemde yaklaşık 200 milyar dolar seviyesine ulaşarak, Cumhuriyet tarihinin en yüksek tutarına ulaşmıştır. Öte yandan ihracatımız pandemi öncesi dönemi de büyük bir farkla geride bırakmıştır. Ayrıca yatırımlar, sanayide çarkların daha hızlı dönmeye başladığına ve iş dünyamızın artık salgın sonrası döneme hazırlandığına işaret etmektedir.” dedi.

– “E-ihracatla ilgili bizim de ciddi hazırlıklarımız söz konusu”

Salgının, iş dünyası başta olmak üzere birçok alanda köklü değişimleri beraberinde getirdiğini dile getiren Muş, özellikle dijitalleşmenin ivme kazanması, küresel tedarik zincirlerinde ortaya çıkan kırılganlık, tüketici tercihlerinde toplum sağlığı ve iklim değişikliği gibi hassasiyetlerin artması gibi birçok dönüşümün devam etmesinin kaçınılmaz olduğuna dikkati çekti.

Bakan Muş, “Burada e-ihracatla ilgili bizim de ciddi hazırlıklarımız söz konusu. Burada bazı problemler var. Özellikle geri iade noktasında geri kabul merkezlerinin ve bunların gümrüklenmesiyle alakalı sorunlar yaşanıyor. Özellikle yılın ikinci yarısından itibaren buraya odaklanacağımızı ifade etmek isterim. Türkiye hak ettiği payı buradan alamamaktadır. Burada ciddi bir altyapı ve yatırıma girişmiş olacağız.” şeklinde konuştu.

Diğer yandan, 2021’de küresel toparlanmaya ilişkin olarak yeni mutasyonlu koronavirüsün yayılımı, aşı tedarikindeki sorunlar, artan kamu harcamaları ve borçlanmalarının yansımaları ile lojistik ve girdi maliyetlerinde belirgin artışlar olduğunu bildiren Muş, “Burada bizlere ve sizlere düşen ödev, bu riskler ve uzun vadeli değişimi iyi okumak ve stratejilerimizi ona göre belirlemektir. Örneğin, salgın süreciyle birlikte, Avrupa da dahil olmak üzere, gelişmiş ekonomiler alternatif tedarik merkezlerinin arayışı içine girmişlerdir. Küresel firmalar değişen risk algısı karşısında tedarik zincirinde belirli bir merkeze odaklanmak yerine, üretim yerlerini yakın bölgelere kaydırıp tedarik sürelerini kısaltmayı ve tedarik ağlarını çeşitlendirmeyi amaçlamaktadır.” dedi.

Çin-Avrupa rotasında konteyner fiyatlarının dört katına çıkmasının, bölgedeki birçok tedarikçiyi Türkiye’ye yönlendirdiğini dile getiren Muş, benzer şekilde, salgın sonrası dönemde çok hızlı bir talep toparlanmasıyla karşı karşıya kalınacağına inandığını ve Türkiye’deki üretici ve ihracatçıların bu fırsatları iyi değerlendirmesinin çok önemli olduğunu vurguladı.

– “AB üyeliği, Türkiye için stratejik bir hedef olmayı sürdürüyor”

Bakan Muş, Türkiye’nin en önemli ticaret ortağı Avrupa Birliği (AB) ile ilişkilere önem verdiğini ve bu minvalde AB üyeliğinin, Türkiye için stratejik bir hedef olmayı sürdürdüğünü dile getirdi.

“Hükümet olarak, AB ülkeleriyle temaslarımıza hız kesmeden devam ediyoruz. Ticaret Bakanı olarak görevi devraldığımdan bu yana birçok Avrupa ülkesinde mevkidaşlarımla bir araya gelerek ekonomik ve ticari ilişkileri ele aldık.” diyen Muş, şöyle devam etti:

“Zira, Avrupa Birliği’nin en büyük altıncı ticaret ortağı durumundayız. 2021 yılında AB’ye ihracatımızdaki artış sevindirici olmakla birlikte, ticari ilişkilerimizi daha öteye taşımak için hepimize büyük görevler düşüyor. Öte yandan temaslarımızda, AB’nin önümüzdeki yıllarda izleyeceği politikaların merkezinde yer alacak olan ‘Yeşil Mutabakat’ önemli yer tutmaktadır. Şüphesiz, ticaretinin yarısına yakınını AB ile gerçekleştiren bir ülke olarak Türkiye’nin sanayisini AB Yeşil Mutabakatı’na yönelik politikalarla bütünleştirmesi, kaçınılmaz bir gereklilik olarak öne çıkmaktadır. Bu minvalde iş dünyamızı Yeşil Mutabakata hazırlamak ve bu dönüşümün ticari ve ekonomik yönden ortaya çıkaracağı yeni fırsatları değerlendirmek üzere, özel sektörümüzle yakın temas halinde çalışıyoruz. Bu bağlamda bir hazırlığımızın olduğunu ve yakın zamanda bir Cumhurbaşkanlığı Genelgesi’nin de hazırlıklarını sürdürdüğümüzü ifade etmek isterim.”

– “Her alanda gerekli adımlar hızla ve kararlılıkla atılıyor”

Hükümetin ekonominin normal işleyişine dönmesi için her alanda gerekli adımları hızla ve kararlılıkla attığını vurgulayan Muş, şunları söyledi:

“Ortaya koyduğumuz çaba ve kararlılık ile 50 milyon dozdan fazla aşı yapılmıştır ve bugün aşı tedariki konusunda Türkiye’de herhangi bir sorun yaşanmamaktadır Bu sayede, sosyal ve ekonomik hayatımız yeniden bir canlanma ve dinamizme kavuşmaktadır. İnanıyorum ki aşılamada yakaladığımız ivmenin de katkısıyla, başta turizm ve lojistik sektörlerinde olmak üzere, yakın vadede hizmet sektörümüzde de hızlı bir toparlanmaya şahit olacağız. Bildiğiniz gibi, pandeminin ülkemizde ortaya çıktığı ilk andan itibaren iş insanlarımızın ve ticaret erbabımızın yanında olduk. Bugüne kadar esnaf ve sanatkarlarımıza farklı destek paketleri altında önemli tutarlarda hibe ve indirimli krediler sağladık. Salgın döneminde bütçeden ve çeşitli fonlardan sunulan doğrudan desteklerin tutarı 150 milyarı lirayı aşmıştır. Kullandırılan ve ötelenen krediler ile vergi ve sosyal güvenlik primleri de dahil edildiğinde, 524 milyar dolarlık bir kaynağın kullanıldığını görmekteyiz.”

– “İhracatımızın menzili 2 bin kilometre”

Türk ihracatçısının uzun menzilli ihracatı sevmediğine dikkati çeken Muş, “İhracatımızın menzili 2 bin km . Vietnam’ın 8 bin km. Dolayısıyla biz uzak pazarlara iş dünyası olarak ihracatçı olarak çok gitmiyoruz. Bu anlamda yeni dönemde de stratejimizi belirleyeceğiz ve biz bu 2 bin kilometrenin dışına çıkmak durumundayız ki ihracatımızı arzu ettiğimiz seviyenin üzerine çıkarabilelim.” dedi.

Türkiye’nin dünya hizmet ticaretinde önemli bir oyuncu olduğunu belirten Muş, dün itibarıyla kurulan, Uluslararası Hizmet Ticareti Genel Müdürlüğü’nün hizmet ihracatını artırma yolunda çok ciddi katkılar sağlayacağını ve bu alandaki hedeflerin gerçekleştirilmesini kolaylaştıracağını dile getirdi.

– “Türkiye dış ticarette küresel ekonominin en önemli aktörlerinden biri”

Türkiye’nin stratejik coğrafi konumu, sanayi altyapısı ve beşeri sermayesi sayesinde dış ticarette küresel ekonominin en önemli aktörlerinden biri olduğunu belirten Muş, sözlerini şöyle tamamladı

“Küresel ekonomide yaşanan tüm zorluklara rağmen, ekonomik verilerimiz, Türkiye ekonomisinin pandemi sürecinden güçlü bir çıkış sağlayacağına inancımızı artırmış, ülkemizin normalleşme sürecinde ekonomik olarak diğer ülkelerden ayrıştığını göstermiştir. Biz de Bakanlık olarak ortaya çıkan küresel eğilimleri doğru okuyarak sürdürülebilir büyüme, verimlilik ve rekabet için, Ar-Ge için, inovasyon için, yeşil dönüşüm ve dijitalleşmeye yönelik özgün politikalar geliştirmeyi kararlılıkla sürdürüyoruz. Tüm sanayicilerimizi Kovid-19 sonrası dünya için hazırlıklarını bir an önce tamamlamaya çağırıyor, Bakanlığımız ve tüm ekonomi yönetimi olarak; bu çabalarınızda yanınızda ve tam destek olmaya devam edeceğimizi bir kez daha ifade etmek istiyorum.”

 

ticaret.gov.tr


rusya-turkiye-ticaret.jpg
Yılın ilk çeyreğinde Rusya’nın dış ticaret hacmi yüzde 16 artarak 217,8 milyar dolara ulaştı. Ancak dış ticaret fazlası 2020’e kıyasla yüzde 8.44 azaldı ve 41.2 milyar dolar olarak gerçekleşti. Federal Gümrük Servisi’nin verilerine göre bu dönemde ihracat yüzde 11,3 artışla 129,5 milyar dolar, ithalat yüzde 23,7 artışla 88,3 milyar dolar oldu. Rusya’nın dış ticaretinde yüzde 35,4’lük payla Avrupa Birliği ilk sırada. BDT ülkelerinin payı yüzde 12.

haber.evrim.com

3091456_a6d57502e73716600d7024aa8ca06c19.jpg

Ticaret Bakanı Mehmet Muş, mayıs ayı ihracatının geçen yılın aynı ayına göre yüzde 65,5 artışla 16,5 milyar dolara yükseldiğini belirterek, “Bu değerle tüm yılların en yüksek ikinci mayıs ayı ihracat değerine ulaşmış bulunuyoruz.” dedi.

Bakan Muş, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ile Bakanlık Konferans Salonu’nda düzenlediği basın toplantısında mayıs ayı dış ticaret rakamlarını açıkladı.

Bu yılın ilk 4 ayında ihracatta görülen güçlü performansın mayıs ayında da devam ettiğini belirten Muş, “GTS verilerine göre mayıs ayı ihracatımız geçtiğimiz yılın aynı ayına göre yüzde 65,5 artışla 16,5 milyar dolara yükselmiştir. Bu değerle tüm yılların en yüksek ikinci mayıs ayı ihracat değerine ulaşmış bulunuyoruz.” diye konuştu.

Muş, böylece ilk 5 ayda ihracatın geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 38,3’lük artışla 85,2 milyar dolar seviyesine taşındığına işaret ederek, “Yıllıklandırılmış ihracat değerimiz ise 193,3 milyar dolar ile bugüne kadar gerçekleşen en yüksek 12 aylık ihracattır.” ifadesini kullandı.

Bu yıl, normalleşme adımlarıyla, Orta Vadeli Program’da yer alan 2022 hedefi olan 198 milyar doları da aşarak ihracatı 200 milyar doların üzerine çıkarmayı hedeflediklerini dile getiren Muş, şöyle devam etti:

“İthalatımız ise mayıs ayında, geçen senenin aynı ayına göre yüzde 54 artarak 20,6 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Bir diğer önemli gösterge olarak ihracatın ithalatı karşılama oranı, 2021 Ocak-Mayıs döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 7,8 puan artışla yüzde 82,3’e yükselmiştir. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2021 Mayıs’ında geçen yılın aynı ayına göre 5,6 puan artışla yüzde 80’e yükseldi. İhracat tutarımız kadar, ihracata yönelen firma sayımızdaki artış da ihracatın tabana yayılması açısından bizleri sevindirmektedir. Beş aylık dönemde ihracat yapan firma sayısı yüzde 12,2 artışla 71 bin 618 olmuştur.”

Muş, geçen yılın aynı ayına göre mayıs ayında görülen İtalya’ya yüzde 110’luk, İspanya’ya yüzde 170’lik ve Polonya’ya yüzde 90’lık ihracat artışlarının dikkat çekici olduğunu belirterek, “Mayıs ayında Avrupa Birliği ülkelerine yapmış olduğumuz ihracat, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 71,1 artışla 6,8 milyar dolara ulaşırken, söz konusu ülkelere yapmış olduğumuz ihracat toplam ihracatımızın yüzde 41,3’ünü oluşturmuştur.” diye konuştu.

Öte yandan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısıyla, ikili ticarette Türk lirasının payını artırmaya devam ettiklerini dile getiren Muş, “Mayıs ayında Türk lirasıyla ihracat işlemlerimizi gerçekleştirdiğimiz ülke sayısı 179 olurken, Türk lirası ile yapmış olduğumuz dış ticaretin toplamı 13,5 milyar lira düzeyini aşmıştır.” dedi.

“BU BÜYÜME GERÇEK OLAMAZ DİYE HEZEYANLARDA BULUNANLAR VAR”

Bakan Muş, aşılama sürecine bağlı olarak 2021 yılının, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının etkilerinin azalıp ekonomilerin tekrar rayına oturacağı bir yıl olmasının beklendiğini ifade ederek, bu yılın özellikle dış ticarete ilişkin öncü göstergeler bakımından küresel ekonomide bir toparlanmaya işaret ettiğini söyledi.

Göstergelerdeki olumlu gidişata rağmen özellikle belirli sektör ve bölgeler bakımından salgının küresel ekonomideki etkisinin bir süre daha devam edeceğini öngördüklerini anlatan Muş, dış ticaret stratejisini belirlerken küresel riskleri çok yakından takip ettiklerini vurguladı.

Türkiye’nin, salgının getirdiği tüm olumsuzluklara rağmen 2020 yılını büyüme ile kapatabilen ender ülkelerden olduğunu kaydeden Muş, şu değerlendirmede bulundu:

“Pazartesi günü açıklanan yüzde 7’lik ilk çeyrek büyüme verileri de ekonomimizin kazandığı ivmeyi açıkça göstermektedir. Net mal ve hizmet ihracatımız, bu büyümeye 1,1 puan katkı vermiştir. Bir diğer ifadeyle, büyümenin yüzde 15,7’sinin net ihracat kaynaklı olduğunu görmekteyiz. Bu durum, ülke ekonomimiz adına sevindirici bir gelişmedir. İhracatımız, büyümemizin önemli bir itici gücü olmuştur. Bu minvalde ekonomimizin gösterdiği güçlü performans memnuniyet vericidir. Ancak üzülerek ifade etmek isterim ki bu büyüme oranından memnuniyet duymak yerine rahatsızlık duyanlar var. ”

Muş, Türkiye’nin salgın koşullarında yüzde 7’lik büyümesini küçümseyenler, bu başarıyı değersiz göstermeye çalışanlar olduğunu belirterek, şu ifadeleri kullandı:

“Hatta ‘Bu büyüme gerçek olamaz’ diye hezeyanlarda bulunanlar var. Türkiye’nin elde ettiği her başarıda üzülenlerin, birtakım siyasi saiklerle, akıl ve izan dışı değerlendirmelerini ibretle izliyoruz. Sanki dünyada ölümcül Kovid-19 virüsü yokmuş, sanki Türkiye bu pandemiyle mücadele etmiyormuş gibi değerlendirmeler yaparak Türkiye ekonomisine yönelik haksız birtakım ithamlarda bulunulmaktadır. Ülkede kaos çıksın diye kriz tellallığı yapanların, ülkeye yabancı yatırımcı gelmemesi için uluslararası basına çarşaf çarşaf beyanat verenlerin elbette niyetlerinin ne olduğunu gayet iyi biliyoruz. Onların ‘bu ülke’ diye bir derdi yok. Onların, iş, aş, ticaret, ihracat, yatırım, istihdam diye bir derdi yok. Biz girişimcimizi ve ihracatçımızı destekleyerek ülkemize yatırımcı çekmenin, Türkiye’yi büyütmenin mücadelesini verirken, birileri de ‘Battık, bittik, iflas ettik’ söylemleriyle Türkiye’yi kötülemekte ve bu mücadeleyi baltalamaktadır. Elbette bu ülkeye bir çivi bile çakmayanların, bu ülke için sorumluluk üstlenmeyenlerin bu tip sorumsuz tavırları hiçbir zaman karşılık bulmayacaktır. Milletimiz bu söylemlere itibar etmeyecektir. Ortada büyüme ile ilgili bir başarı varsa, bu Türkiye’nin topyekun başarısıdır. Bunu herkes içine sindirmelidir.”

Büyümenin kaynaklarına bakıldığında gerek tüketim gerek yatırım gerekse net ihracatın katkısının pozitif olduğuna dikkati çeken Muş, “Diğer taraftan, ilk çeyrekte yatırımlardaki yüzde 11,4’lük artışı çok önemsiyoruz. Bilhassa, makine ve teçhizat yatırımlarının bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 30,5 oranında artışı memnuniyet vericidir. Ekonomimizdeki yüzde 7’lik büyümenin 2,9 puanı yani büyümenin yüzde 41’i yatırım kaynaklıdır. Yatırımlardaki artış, ekonomimizin istihdam yaratma kapasitesi ve üretimin önümüzdeki dönemde artacağına dair çok önemli bir işarettir.” şeklinde konuştu.

Bakan Muş, ihracattaki ivmenin, gerek cari açığın kapanarak ekonominin temellerinin sağlamlaşması gerekse daha fazla üretim ve istihdama dönüşmesi açısından büyük önem arz ettiğini vurgulayarak, “Bizler, ihracat odaklı ekonomik büyüme modelimizin daha da sağlamlaşması için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz. Hükümetimizin kararlı politikaları ve iş dünyamızın başarılı yatırımlarıyla 2021’de ekonomimizdeki yükselişe birlikte şahit olacağımıza inancımız tamdır.” dedi.

35869-1200x600.jpg

Asya ile Avrupa’yı birbirine bağlayan Bakü-Tiflis-Kars Demir Yolu (BTK) hattının önemli merkezlerinden olan Kars Lojistik Merkezi, önümüzdeki hafta içinde gümrükleme işlemlerine başlayacak.

AK Parti Kars Milletvekili, 65’inci Hükümet Dönemi Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, birinci etabı tamamlanan Kars Lojistik Merkezi’nde gümrükleme işleminin bir hafta içinde başlayacağını söyledi. 19 hat üzerinde, 400 bin metrekare alan üzerine kurulu ve 412 bin ton taşıma kapasitesine sahip Kars Lojistik Merkezi’nin birinci etap ve demir yolu bağlantısı, tamamlanıp faaliyete geçti. Yapımına 2017 yılında başlanan ve merkez geçici kabulünün ardından, 21 Mayıs 2021 tarihinden itibaren taşıma ve trafik işlemlerine açılan Kars Lojistik Merkezi’nde gümrükleme işlemlerine de hafta içinde başlıyor. Kars Lojistik Merkezi’nin 21 Mayıs itibarıyla fiilen hizmete başladığını söyleyen Milletvekili Ahmet Arslan, gümrükleme işlemlerinin de bu hafta içerisinde burada yapılacağını söyledi. Kars Tren Gar’ında gümrükleme işlemi yapılmayacağını hatırlatan Arslan, “Dolayısıyla ister Orta Asya ve Gürcistan üzerinden Türkiye’ye gelen trenler, ister batıdan Türkiye üzerinden gelip Orta Asya’ya gidecek trenler olsun bütün bu trenlerin gümrükleme işlemleri Kars Lojistik Merkezi’nde yapılacak. Bu çok önemli bir şey. Yani Kars merkezinde Kars Tren Gar’ının da yükünü artırmadan, sıkıntıya sokmadan Kars Lojistik Merkezi’nde bu işlemin yapılacak olması çok önemli ve çok değerli. Bunun için hem Ticaret Bakanlığımıza hem de Kars Lojistik Merkezi’nde hizmet verecek olan Ulaştırma ve Altyapı Bakanımıza teşekkür ediyoruz” diye konuştu.

BTK, 2021 YILININ İLK 5 AYINDA 230 TREN VE 260 BİN TON YÜKE HİZMET ETTİ

Bakü-Tiflis-Kars Demir Yolu başlarken, Azerbaycan ve Gürcistan’la projeyi yürütürken özellikle Kazakistan’ın, Çin’in de bu projenin paydaşı olacağını düşündüklerini ve onlarla birlikte yol aldıklarını hatırlatan Arslan, “Bugün memnuniyetle ifade etmek isterim ki; açıldığı 3 Kasım 2017’den bugüne kadar yaklaşık 900 trene ve yaklaşık 1 milyon ton yüke hizmet etmiş. Aslında önemli bir tarihteyiz, açıldığı günden bugüne 1 milyon ton yüke hizmet etmesi çok değerli, çok kıymetli. Farklı bir memnuniyetimiz ise yük miktarı her sene ikiye katlıyor, bu sene de daha ilk 5 ayda, Haziran ayı başı itibarıyla yaklaşık 230 tren ve 260 bin ton yüke hizmet etmiş durumda. Yani yılın üçte birinde bu rakamı yakalamışsak inşallah yılın tamamında bir rekorla bu devam edecek” dedi.

‘PANDEMİ DÖNEMİNDE DEMİR YOLU PROJESİ HERKESİN İMDADINA YETİŞTİ’

Pandemi döneminde de uluslararası geçişler ve taşımacıların kısıtlandığı bir ortamda Bakü-Tiflis-Kars demir yolunun herkesin imdadına yetiştiğini vurgulayan Arslan, “Çünkü ham maddenin ve mamul maddenin kesintisiz sürmesi gerekiyordu. Hele ki ülkemizin ihracatının rekor kırdığı bir dönemde gerçekten Bakü-Tiflis-Kars çok önemli bir fonksiyonu yerine getiriyor. Gelelim Kars ve Lojistik Merkezi’ne; tabi Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Projesi bundan sonra her sene katlayarak yük taşımaya başlayacak, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığımız hazırlıkları yapıyor. İnşallah uluslararası yolcu taşımacılığına da başlayacak. O yüzden Kars böyle bir merkez olunca da haklı olarak Lojistik Merkezi artık çok daha önemli bir fonksiyonu yerine getirecek. Lojistik merkezimizin altyapısını zaman zaman sizlerle takip etmiştik. Bitti, artık hizmet veriyor ve bu bizim için ve uluslararası taşımalar anlamında da çok önemli ve çok değerli” diye konuştu.

İSTİHDAM KONUSU 2’NCİ ETAPLA BİRLİKTE HAYATA GEÇİRİLECEK

Karslıların lojistik merkezinin oluşturacağı istihdamı da çok yakından takip ettiğini sözlerine ekleyen AK Parti Milletvekili Arslan şunları söyledi: “Şunu ifade edeyim; altyapıyla birlikte trenler gümrükleme işlemleri de dahil, Kars Lojistik Merkezi’nden hizmet alıyor ama Kars Lojistik Merkezi’nin bir de şu an Bakanlığımızla beraber takip ettiğimiz 2’nci etabı var. İkinci etap çalışmaları yürüyor. Çalışmalarıyla birlikte lojistik merkezinin içinde insan gücüne dayalı çalışmalar başlayacak, asıl istihdam o zaman oluşacak. Dolayısıyla istihdamı biz ikinci etapla birlikte bekliyoruz ve hemşerilerimiz de inşallah ikinci etapla birlikte, artık yüzlerle değil, belki binlerle ifade edilen bir istihdam imkanına kavuşmuş olacaklar. O yüzden hemşerilerimiz biraz daha sabırlı olsunlar, trenlerin lojistik merkezine girdiğini görünce, ‘bunlar 500-1000 kişi istihdamından bahsetmişti artık 500 kişi, 1000 kişi işe başlayacak’ zannetti. Biraz sabretsinler, ikinci etapla, üst yapılarla birlikte fiilen lojistik merkezinde yük hareketi, üretim olduğu zaman inşallah istihdam da çok ciddi bir şekilde artacak ve gelecekte çok daha büyük rakamları konuşuyor olacağız. Tekrar hayırlı, uğurlu olsun. Gümrükleme işlemlerinin de 1 hafta içinde Kars Lojistik Merkezi’nde yapılacak olması çok değerli. O yüzden emeği geçenlere çok teşekkür ediyorum.” LOJİPORT gumrukmusaviri.net

Accenture-Trends-Travel-Air-Cargo-Carriers-Can-Boost-Marquee-e1588759751853-1200x738.jpg

Türkiye’nin ihracatı martta geçen yılın aynı ayına göre yüzde 42,2 artışla 18 milyar 984 milyon dolar, ithalatı da yüzde 25,6 yükselerek 23 milyar 637 milyon dolar olarak gerçekleşti.

Türkiye İstatistik Kurumu ve Ticaret Bakanlığı iş birliğiyle oluşturulan mart ayına ilişkin geçici dış ticaret verileri açıklandı.

Buna göre, Genel Ticaret Sistemi (GTS) kapsamında ihracat martta geçen yılın aynı ayına göre yüzde 42,2 artarak 18 milyar 984 milyon dolar, ithalat yüzde 25,6 artarak 23 milyar 637 milyon dolar oldu.

Dış ticaret açığı Mart ayında yüzde 14,9 azaldı

Dış ticaret açığı martta geçen yılın aynı ayına göre yüzde göre yüzde 14,9 artarak 4 milyar 653 milyon dolara yükseldi. İhracatın ithalatı karşılama oranı Mart 2020’de yüzde 70,9 iken, geçen ay 80,3’e çıktı.

İhracat ocak-mart döneminde ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 17,2 artarak 49 milyar 986 milyon dolar, ithalat yüzde 9,6 artarak 61 milyar 29 milyon dolara ulaştı.

Dış ticaret açığı ocak-mart döneminde yüzde 15,2 azalarak 11 milyar 43 milyon dolara geriledi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2020 Ocak-Mart döneminde yüzde 79,6 iken, bu yılın aynı döneminde yüzde 81,9’a yükseldi.

En fazla ihracat yapılan ülke Almanya oldu

Mart ayında ihracatta ilk sırayı Almanya aldı. Almanya’ya yapılan ihracat 1 milyar 675 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 1 milyar 243 milyon dolar ile ABD, 1 milyar 64 milyon dolar ile Birleşik Krallık, 979 milyon dolar ile İtalya, 927 milyon dolar ile Irak takip etti. İlk 5 ülkeye yapılan ihracat, toplam ihracatın yüzde 31,0’ını oluşturdu.

Ocak-Mart döneminde ihracatta ilk sırayı Almanya aldı. Almanya’ya yapılan ihracat 4 milyar 623 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 3 milyar 90 milyon dolar ile ABD, 2 milyar 837 milyon dolar ile Birleşik Krallık, 2 milyar 677 milyon dolar ile İtalya ve 2 milyar 376 milyon dolar ile Irak takip etti. İlk 5 ülkeye yapılan ihracat, toplam ihracatın yüzde 31,2’sini oluşturdu.

İthalatta ilk sırayı Çin aldı

İthalatta Çin ilk sırayı aldı. Mart ayında Çin’den yapılan ithalat 2 milyar 812 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 2 milyar 537 milyon dolar ile Rusya, 2 milyar 235 milyon dolar ile Almanya, 1 milyar 76 milyon dolar ile İtalya, 1 milyar 71 milyon dolar ile ABD izledi. İlk 5 ülkeden yapılan ithalat, toplam ithalatın yüzde 41,2’sini oluşturdu.

Ocak-Mart döneminde ithalatta ilk sırayı Çin aldı. Çin’den yapılan ithalat 7 milyar 253 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 6 milyar 71 milyon dolar ile Rusya, 5 milyar 447 milyon dolar ile Almanya, 2 milyar 679 milyon dolar ile İtalya, 2 milyar 650 milyon dolar ile ABD izledi. İlk 5 ülkeden yapılan ithalat, toplam ithalatın yüzde 39,5’ini oluşturdu


blog_lojistik_teknoloji_yazi.jpg

Dünyada yaşanan konteyner krizi nedeniyle üretici ve ihracatçıların hammadde fiyatları tırmanıyor.. Dünya ticaretinde bir süredir konteyner krizi yaşanıyor. Gemiyle taşımacılıkta navlun fiyatlarına yansıyan kriz, enflasyon için de tehlike oluşturuyor. Mobilyadan tekstile birçok sektörde hammadde maliyetleri şimdiden yükselmeye başladı.Türkiye’de inşaat malzemelerinden kimya, elektronik ve makineye kadar birçok sektörde hammadde krizi büyüyor. Dünya ticaretinde yaşanan konteyner krizinin faturasını ödemeye başlayan bazı sektörlerde maliyetler şimdiden yüzde 10-30 arasında artmaya başladı. Navlun (deniz taşımacılığı fiyatları) ile emtia fiyatlarında yaşanmakta olan artışlar, Türkiye’nin enflasyonla mücadelesinde önümüzdeki aylar için tehlike oluşturuyor.

https://exportlojistik.com/bos-konteyner-savaslari-cin-ve-abd-faktorleri/

Türkiye’de inşaat malzemelerinden kimya, elektronik ve makineye kadar birçok sektörde hammadde krizi büyüyor. Dünya ticaretinde yaşanan konteyner krizinin faturasını ödemeye başlayan bazı sektörlerde maliyetler şimdiden yüzde 10-30 arasında artmaya başladı. Navlun (deniz taşımacılığı fiyatları) ile emtia fiyatlarında yaşanmakta olan artışlar, Türkiye’nin enflasyonla mücadelesinde önümüzdeki aylar için tehlike oluşturuyor.

Bu gelişmelerden etkilenen sektörlerden birisi mobilya sektörü. Hammadde konusunda sorunlar yaşayan mobilya sektöründe, hammadde fiyatlarına gelen zammın şimdiden yüzde 13 civarında olduğu belirtiliyor.

Üretici direniyor

Mobilya Sanayicileri Derneği Genel Sekreteri Güray Gürses, hammadde tedarikinde sorunların arttığını belirterek, “Hammadde gelmediği için de mevcut stoklar eriyecek ve doğal olarak piyasalarda fiyatlar artmaya devam edecek” dedi. İhracatta ise özellikle Afrika bölgesine çalışacak konteyner bulamadıklarını aktaran Gürses, pazarda çok büyük kayıplar yaşadıklarını dile getirdi.

Global ekonominin 2008 krizinden daha derin bir küresel durgunluk yaşadığını hatırlatan Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği (UTİB) Yönetim Kurulu Başkanı Pınar Taşdelen Engin, hammadde fiyatlarının artması ve navlun ücretlerinin yükselmesinin firmaların üretimini olumsuz yönde etkilediğini de vurguladı. Engin, üreticilerin bu olumsuzlukları nihai kullanıcıya yansıtmamak için direndiklerini de aktardı. Çin tarafından bu krizin manipüle edildiğini savunan Engin, “3. çeyrekten itibaren piyasalardaki normalleşmeyi görürsek nihai tüketici çok etkilenmeden fiyatların belli bir dengeye oturacağını düşünüyorum” dedi.

Türkiye’de özellikle ekim ayı itibarıyla başlayan ihracattaki ekipman sıkıntısı ve bununla beraber gemilerdeki yer sorunlarının artarak devam edeceğini vurgulayan UTİKAD Yönetim Kurulu Üyesi Cihan Özkal, en iyimser tahminle, bu durumun sonbahara kadar devam edeceğini söyledi.

Çin’le rekabet imkânı

UND Strateji ve İş Geliştirme Başkanı Fatih Şener ise şunları söyledi:

“Çin gibi uzaktaki pazarlardan ürünler gelemiyor, bu nedenle üretimde dışa bağımlı olmayan yerli üreticinin ürünleri bu ürünler karşısında bir avantaj sağlamış oluyor. Hatta Avrupa’ya ihracat yapan firmaların da lehinedir diyebiliriz, demiryolu gibi alternatiflerle Çin ürünleri bu pazara giremezken bizim ürünlerimiz girebilir. Ancak üretimde dışa bağımlı olan sektörlerimiz için aleyhte bir durum var” diye konuştu.

Pandemi tedarik zincirini kırdı

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Asya Pasifik İş Konseyleri Koordinatör Başkanı Murat Kolbaşı, pandemi sürecinde iş yapamayan konteynerlara özellikle aşı ve maske dolaşımının etkisiyle birdenbire bir yüklenme olduğunu belirtti.

“Petrol fiyatlarındaki artış devam ediyor, bir de bunun yanında pandemi sürecinde bu konteynerların iş yapmaması ve sonra birdenbire yoğun bir talep gelmesi konteyner fiyatlarını doğal olarak etkiledi. Bir de şu açıdan bakmanız gerek şimdi sağlık söz konusu olduğu için daha önce hiç konteyner gitmemiş ülkelere bile aşı, maske ve benzeri bazı ekipmanlar gitti ve doğal olarak konteynerların dağılım sistemi bozuldu. Eskiden belli hatlarda gidip gelen konteynerlar şimdi dünyanın her tarafına yayıldı.” diye konuştu.

Kaynak: Ali Can Polat / cumhuriyet.com.tr


MSKdenizyolu-1-1200x413.jpg

Ticaret savaşı denize sıçradı, Çin konteyner topluyor!

Dünya ticaretinde büyük bir krize sebep olan ve tedariki giderek zorlaşan boş konteynerler, ülkeler arasında stratejik güç olarak kullanılmaya başladı. Çin, boş konteynerleri topluyor, ABD de ülkesinden mal alma şartı koyuyor.

Aysel YÜCEL-Dünya gazetesi yazısından…

Küresel tedarik zincirinde tüm dengeleri altüst eden boş konteyner krizi, ülkeler arasındaki ticaret savaşlarını kızıştırdı. Boş konteynerlerin stratejik güç olarak kullanılmaya başladığına dikkat çekiliyor. Türk lojistik sektörü temsilcileri, Çin’in boş konteynerleri topladığını, ABD’nin de ülkesinden mal almaya mecbur bıraktığını dile getirirken, ihracat yapmanın giderek zorlaştığına vurgu yapıyor. Yetkililer, hazirana uzaması beklenen sorunun, alternatif çözümlere verilecek teşviklerle acilen çözülmesini bekliyor.

Çin armatörlere baskı yapıyor

Türkiye Liman İşletmecileri Derneği (TÜRKLİM) Danışmanı Prof. Soner Esmer, sadece navlunları değil, ekipman üretim fiyatlarını da neredeyse iki kat artıran boş konteyner tedarik sorununun birçok ülkedeki lojistik süreçlerin aksamasına neden olduğunu hatırlatarak, “Diğer taraftan ortaya çıkan bu duruma karşın kısa sürede pandemiyi kontrol altına alarak yeniden üretime hızlı bir şekilde başlayan Çin’in boş konteyner talebini hala ısrarlı bir şekilde sürdürmesi bu süreci daha da olumsuz hale getiriyor” dedi. Esmer, “Çin’in ihracatını sürdürmek için boş konteynere ihtiyacı var. Bunun için de armatörlere baskı yapıyor. Armatörler de daha karlı olduğu için sanki Çin’den başka ülke yokmuş gibi karlılık odaklı düşünerek boş konteyneri Çin’de pozisyonlandırıyorlar” diye konuştu.

“Yerli ve güçlü filo şart”

Esmer, boş konteyner pozisyonlama sorununun bu yılın üçüncü çeyreği sonuna kadar uzayacağı ve armatörlerin yüksek karlılıklarından dolayı normale dönmek için pek de hevesli olmayacaklarının öngörüldüğünü aktardı. Esmer, armatörlerin boş konteyner ısrarının devam etmesi halinde yükselen fiyatların yarattığı olumsuz durumun sadece ihracatçılar üzerinde değil ithalatçılar üzerinde de ciddi bir baskı oluşturması beklendiğini belirterek, bazı yüklerin kuru yük gemilerine kaymasının beklendiğini söyledi. Esmer, “Sorunun çözümü için konteyner üretilebilir. Ancak kısa dönemli bir iyileşme sağlar. Esas çözüm güçlü denizcilik filosuna sahip olarak konteyner ve diğer yükler de taşıyan ülke konumuna geçmek” dedi.

ABD-Çin gerilimi buraya sıçradı

Rif Line Lojistik Türkiye Genel Müdürü Mehmet Serkan Erdem, ABDÇin ticaret savaşının konteynera sıçradığını ifade ederek, “ABD boş konteyner almak isteyen gemileri limana yanaştırmıyor. Orada çok sayıda boş konteyner birikti ama ‘alacaksan dolu alacaksın’ diyorlar” açıklamasını yaptı. İsrail ve Suudi Arabistan’ın da boş konteyner çıkışına sınırlama getirdiğini aktaran Erdem, “Bu ülkeler 50’den fazla boş konteynerin çıkışına izin vermiyor. Türkiye’nin konteyner havuzu tamamen boşaldı. Sadece Yunanistan ve Mısır’dan boş konteyner alabiliyoruz. Onlar da kısıtlama getirirse durum kritik” diye konuştu. Bazı firmalarda üretimi durma noktasına getiren krize kısa vadede çözüm için Ro-Ro taşımacılığı alternatif gösterilirken, uzun vadede ise güçlü bir filo ve konteyner üretimi için teşvik mekanizmasının devreye girmesi gerektiği belirtiliyor. Mehmet Serkan Erdem’e göre, treyler üreticileri kendilerine yeterli teşvik verildiği takdirde, hızlı bir şekilde konteyner üretebileceğini savunuyor.

“Konteyner maskesi altında küresel savaş”

Giritli Global Lojistik Yönetici Ortağı Kaptan Murat Karaman, konteyner maskesi altında küresel ticaret savaşları yaşandığını dile getirerek, “Konteyneri olanın ihracat yapabileceği gerçeği bu konuda üzerinde çok derin bir karaborsa oluşturdu” dedi. Karaman, konuyla ilgili şu açıklamada bulundu: “ABD’de patlayan 2008 finansal krizi ile denizcilik sektörü çok ciddi savaşlar içerisine girmiş, bu savaştan sağ salim çıkabilmek için en büyük rakipleri ile birleşmeler ve ortak ticaret rotaları oluşturmuştu. Son 12 yıldır armatörler gemilerini doldurabilmek için, pazarlama yapar, navlun rekabetine girer, demoraj ‘free time’ sürelerini uzatır ve BCO ve forwarder’ların peşini bırakmazlardı. Pandemiyle birlikte domino etkisi Çin’den başladı. Fabrikalar tüm dünyada tek tek kapanırken, Çin iki ay içinde tam gaz üretime başladı ve gece gündüz demeden çalıştı. Tüm dünyaya tek başına ihracat yapmaya aday oldu. Durum öyle bir noktaya geldi ki dünyadaki boş konteynerin hepsini Çin’e göndersek dahi bu talebi karşılamanın imkânı yoktu. Ve savaş böylece başladı. Konteyneri olanın ihracat yapabileceği gerçeği konteynerler üzerinde çok derin bir karaborsa oluşturdu. En büyük konteyner ithalatçısı olan ABD, limanları yavaşlattı konteynerlerin boş olarak yüklenmesine izin vermedi, kotalar oluşturdu.” Pandemi öncesinde hiçbir armatörün konteyneri boş olarak yüklemek istemediğini ifade eden Karaman, “Armatörler, değersiz de olsa bir mal girsin, boş konteyner liman masraflarından kurtulsun isterdi. Çin-ABD navlunları 10 bin dolar seviyesine çıkınca, hiçbir armatör limana ödeyeceği 50-100 dolar boş konteyner bedelini görmez oldu. Ve bir anda talimat geldi: Tüm boş konteynerleri Çin’e gönderin!”

“Armatörler, ticarete ve politikaya yön veriyor”

“Türkiye’de ihracatçı aylardır boş konteyner ve rezervasyon onayı beklerken, binlerce konteyner gemilere boş olarak yüklenip Çin’e doğru yola çıktı ve çıkmaya devam ediyor. Konteyner armatörleri 2021’de hiç olmadıkları kadar güçlü” diyen Karamanın aktardığına göre; armatörler istediği müşteriye ve yüke rezervasyon onayı verip istemediğine onay vermeyerek ticarete istedikleri gibi yön verebiliyor. İstedikleri ülkelerden ‘booking’ alıyor, istemediklerine almıyorlar, istedikleri mal cinsini taşıyor istemediklerini taşımıyorlar. Armatörler, gemiye rezervasyon almalarına rağmen, konteyner vereceklerini garanti etmiyorlar. Ürünler fabrikada konteyner beklerken ‘konteyner olmadığı gerekçesi ile rezervasyonlar iptal ediliyor. Bazı alıcılar alıcıları yüksek demoraj faturaları ile karşı karşıya bırakılıyor.

Konteyner krizine karşı 6 çözüm önerisi

Giritli Global Lojistik Yönetici Ortağı Kaptan Murat Karaman, konteyner krizinin Türkiye’nin dış ticaretine daha fazla zarar vermemesi için hükümete 6 çözüm önerisinde bulundu, bunların acilen hayata geçirilmesi için çağrı yaptı.

Ülkemizden hiçbir armatörün boş konteyner yüklemesine izin vermeyecek bir kurala acilen ihtiyaç var. Bu sayede kanayan yaraya bir miktar tampon yapılabilecek.

Türkiye’ye daha fazla konteyner gelebilmesi için Çin’den ithalata odaklanmak, belirli ürün gruplarının ithalatında teşvik, vergi avantajı sağlamak gerekiyor. Bu sayede ihracat artabilir.

Türkiye’de acilen konteyner üretimine hız verilip, üreticilere teşvik ve kredi sağlanmalı.

Yerli ve milli bir konteyner hat işletmecisinin ya da devletin acilen Türkiye>Ortadoğu>Uzakdoğu’yu bağlayan bir rotada hizmet vermeye başlayacak bir hat kurması elzem.

Yakın destinasyonar için Ro-Rotren – TIR nakliyeleri için ihracat teşviki verilmeli.

Acilen temel gıda, bakliyat, hububat ihracatına yasak getirilmeli. İthalat ile temel gıda, bakliyat, hububat stoğu yapılmalı.


İletişim

E-Mail

export@exportlojistik.com

Santral

+90 850 550 25 06

Mobil/Whatsapp

+90 541 552 25 06 / +90 533 692 19 90

Yandex.Metrica